suyun üstüne çıkamamak nasıl bir his biliyor musun? çabalamak, çabaladıkça daha da dipteki taşları görmek. gözlerini kapatıp açtığında kıyıya ulaşacağını hayal etmek. sanrılar ve pek tabi bilinen son: kalıcı karanlık.
13 yıl sonra ayaklarım suyla buluştuğunda 13 yıl önce bulunduğum yerde gibiydim. sadece mekan değil sanki o zamanki ben’e dönüşmüştüm…
“dünyanın neresinde olursak olalım aklımızdakilerden ibaret olmamız insan olmanın en acımasız yönü.” şimdiki ben ise suyun üstünde kalabileceğime emin olup kollarımı suya açtım. aslında gözlerimi dünyaya açtım.
ne zor eylem insanın kendi sınırlarından kurtulmaya çalışması…
yaşayamam dediğini yaşamaya başlaması.
aklımda her saniye sayıları artan düşünceler ve onlarla baş etmeye çalışan bir ben.
kuyrukları birbirine değmesin diye yıllarca uğraşan ben…
nihayet bu gece işte tam suya kavuştuğum sırada onlarla vedalaşıyorum. sayıları hayli çok olduğu için onları denize bırakıp, balık misali dalgalarda savruluyorum. hiç mühim değil. artık vedalar sarsmıyor, seve seve uğurluyorum.